Bugün empati,
empatik, empatik zulga, empatik nağmeler ve türevlerinden bahsetmemeye
çalışacağım mümkün mertebe :) Çünkü; günlerdir abimin dilindeyim sürekli bir dalga geçme, sürekli bir taklit
hali :D canım abime selamlar çünkü bu yazımı da okuyup, ezberleyip, kahvaltı
masasında birden yazımdan konuşmaya başlayacak :)
Yukarıdaki saydığım
nedenden ötürü tekrardan kaçınıp kendi haberimi kendim vereceğim :)
Yılın sonunda yaşadığım
naçizane röportaj deneyimimden bahsedeceğim. Öncelikle ne hissettiğimden
bahsedeyim. Heyecanlandım ve kafamda kendime bir sürü soru sorup cevapladım. Sorulan
bir soruya cevap verememek beni endişelendirmişti. Bunun yanı sıra kendimi ünlü
hissetmiştim. :) (bilmeyenler
için; ben bir yay burcu kadınıyım ve çoğu zaman bastıramadığım ünlü olma
hayalim var. Bu teferruat tabi ki )
hayallerimi yaşamaya başladığımı hissettim bir nevi. Keyifli bir röportajın
ardından suratımdaki gülümseme baki kaldı :D Buradan yetkililere duyurulur;
güzel de röportaj veririz hani canım ekibimizle :)
Bir de favorim olan
soru vardı; “neden eski şarkıları çevirmeyi tercih ediyorsunuz” dedi? Sevgili Özlem.
Eskilerdeki güzellik
bu zamanda bulunmuyor herkesin yakındığı şey bu. Günümüzün şarkıları da
eskilerdeki gibi mesaj içermiyor ya da insanı etkisi altına almıyor. 2000
kuşağının bu şarkılardan zaten haberi yok; diğerleri ise o şarkıların özlemiyle
yanıp tutuşuyor. Youtube’nin search kısmına 45’lik, Erkin Koray, Barış Manço
gibi ( ruhları rahmetle dolsun) sanatçıları arıyor. Bu şarkıları herkesin
dinlemeye hakkı var dedik ve çevirilerimizi bu doğrultuda devam ettirmeye karar
verdik.
(Demek bir yay burcu kadınısın... O hayal demekki... Okur aydınlanma yaşıyor bi sn.)
YanıtlaSilhayaller yükleniyor... :)
Sil