4 Aralık 2015 Cuma

OHH NE RAHAT!

Ademoğlunun aklına gelen en parlak fikirlerden biri buhardır. Buharla beraber bu insanlar sanayi devrimine vira bismillah diyerek ilk adımını atarlar.Doğayı,hatta kendini tüketecek koca çeneli,koca dişli canavarlar üretirler.Bu canavarları doyurabilmek için kömür arayışına çıkarlar.Kazarlar,kazarlar,kazarlar...Bu canavarları doyuramazlar.Kendi kömürleri yetmez komşunun kömürüne göz dikerler! İşte ilk tüketim çılgınlığını da bu canavarlar başlatmış olur.Gel zaman git zaman canavarlar değişir,güzelleşir,şirin görünmeye başlar ademoğlunun gözüne...Neden olacak? Ademoğluna soluksuz hizmetlerinden!Ademoğluna çamaşır makinesi,bulaşık makinesi kusar.Kusar da kusar...Yetmez ekmeğin bile makinesini kusmaya başlar şirincik canavarlar...

Elbetteki her şeyin bir bedeli olduğu gibi bu canavarlarda dünyayı,doğaya,insanlara telafisi imkansız hasarlar bırakır bırakır.İşte tam da burada alt-üst edilen doğa seriliverir gözlerimizin önüne.Kısa bir an vicdan azabı çektikten sonra devam ederiz televizyonumuzu izlemeye,ekmek kızartma makinemizde mis kokulu ekmekler hazırlamaya...kimin yazdığı bilinmeyen ama yazanın çok muhterem bir zat olduğu bilinen (-Ruhuna Fatiha-) lüküs hayat şarkısı dolar kulaklarımıza.Ne diyor şarkının bir yerinde ‘Ne ömür şey ohh ne rahat,yoktur eşin lüküs hayat!’
Biz lüküs hayatımıza devam ededuralım;ruhlarımız 3 maymunu oynamaya devam etsin...Kumanda elimizde bir reklam görelim!Çevre dostu bulaşik makinesi,çevre dostu buzdolabı çevre dostu,çevre dostu,çevre dostu..! Öncekilerin çevre düşmanı olduğu o an dank eder muhteşem kafalarımıza! Bu çevre dostuysa bir önceki düşmandı.Dostumun düşmanı düşmanımdır.Düşmanımın dostu dostumdur.Tam yakmak üzereyken devreleri Aşık Veysel yetişir imdadımıza  “Dost dost diye nicesine sarıldım.Benim sadık yarim kara topraktır.”

Geri dönülmez yollardan dönmeye çalışmakla geçer hayatımız.Kirletmediğimiz bir karış yer kalmamışken;yaş ilerlemişken;artık kirletemezken köyde ya da bir sahil kasabasında önü bahçeli,temiz topraklı ev hayali kurarız.Çünkü anlarız ki bizim sadık yarimiz kara topraktır..!


3 Aralık 2015 Perşembe

EMPATİK NAĞMELER

EMPATİK NAĞMELER
Sevgili empatikler ve empatik olmaya can atanlar. Günün anlam ve önemine binaen geçtim yine klavyemin başına. Klavye derken laptop klavyesi değil artık benim bir daktilom var onun klavyesi. Neyse konu bu değildi hava atmayayım şimdi.
Sözde herkes eşittir. Engel bir kavramı sileriz utanmasak sözlüklerden. Zaten lügatımızda da hiç yoktur.(!)
Ben biliyorum. Hepimizin kafasında siyahlar ve beyazlar, bizler ve onlar, engelliler ve engelli olmayanlar şeklinde sayısız grup var. Atma yahu! Sen nerden biliyorsun? derseniz bende de böyleydi yalan yok. Bugün “Dünya Engelliler Günü” hadi bugün hatırlayıp, ahlayalım-vahlayalım demiyorum. Empatiklik tek günlük bir iş değildir çünkü. Aman bugün diyorum daha çok gülelim. Bugün duymayan kulaklara da şarkı dinletelim. Ruhu olan her insanoğlu o gıdadan nasiplensin bugün diyorum.
Belki bugün diyorum; beyinlerimizdeki setleri yıkıp, grupları bozup, hem zemin yaparız beynimizi ve  belki bugün herkes bir videoda güler.
Hadi o zaman videoya dönelim. Empatik nağmeler ruhumuzu sarsın!


Empatik olabilmek ve empatik kalabilmek dileğiyle...